Ana içeriğe atla

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI


       Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ceza hukuku sistemimize ilk olarak 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile girmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun  231’inci maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen fıkralarla bu durum Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiştir.
       Ceza Muhakemesi Kanunu’nun   231/5 ve 14’üncü fıkralarında yapılan değişikliklerle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulama alanı genişletilmiştir. Bu hükme göre sanık hakkında verilen iki yıl hapis veya adli para cezasına ilişkin hükümlerin açıklanmayabileceği belirtilmiştir. Ayrıca aynı kanunla şikayet şartı kaldırılmış ve herhangi bir suç türü veya kanun açısından istisna getirilmemiştir. Sadece Anayasa’nın 174’üncü maddesinde belirtilen inkılap kanunları hakkında uygulanamayacağı belirtilmiştir.
       Ceza Muhakemesi Kanunu  madde 231/5’te hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının hukuki niteliği, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmaması şeklinde ifade edilmiştir. Sanık hakkında bir hüküm kurulmuş olmakla beraber, açıklanması geri bırakıldığından, bu hüküm, sanık açısından mahkumiyete ilişkin herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacaktır. Dolayısıyla sanık hakkında kesinleşen bir hüküm olmadığından sanık hükümlü olmayacaktır. Sanık hakkında herhangi bir mahkumiyet hükmü verilmemiş gibi sonuç doğuracaktır. Sanık açısından öngörülen tek sonuç ise, sanığın denetim süresine tabi kılınması ve bu denetim süresi içinde, mahkemece belirlenmişse yükümlülüklerine uygun davranması olacaktır. Ayrıca sanık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi halinde, hüküm açıklanacağından, daha dikkatli olmak ve yeni bir suç işlememek için gerekli gayreti göstermek zorunda kalacaktır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde sanık hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyetten bahsedilemeyeceğinden, sanığın daha sonra yeni bir suç işlemesi halinde, açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmü, tekerrüre esas alınamayacaktır.
       Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231/13 gereğince hükmün açıklanması geri bırakılması kararları, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bir soruşturma veya kovuşturma ile bağlantılı olması halinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu açısından kullanılabilir. Soruşturma veya kovuşturma ile bağlantılı olmadığı sürece Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkemenin bu kararları istemesi mümkün değildir. Soruşturma veya kovuşturma ile bağlantılı olsa bile, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme dışında başka bir kurumun bu kararları istemesi de mümkün değildir. Ayrıca bu durum adli sicilde de görünmez.
       Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yargılamayı sona erdiren bir karar olmadığından hüküm değildir. Bu kararla mahkeme dosyadan el çekmemektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının niteliği, sanık hakkında verilen bir mahkumiyet hükmünün belli şartlarla sanık hakkında herhangi bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. Sanık belli süre ile denetime tabi tutulmaktadır.
       Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının şartları
A.      Sanık hakkında hüküm verilmiş olması (2 yıldan aşağı bir ceza)
B.      Suçun uzlaşmaya tabi olması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması
C.      Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması
D.      Suç nedeniyle uğranılan zararın tamamen giderilmesi
E.       Mahkemece sanığın bir daha suç işlemeyeceği kanaatine varılması   

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında sanığın hukuki durumu
A.      Sanığın denetim süresine tabi tutulması:  Mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, CMK madde 231/8 gereğince sanık beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulur. Bu husus mahkemenin takdirine bağlı değildir. Mahkemece sanığın denetim süresine tabi tutulması zorunludur.
B.      Sanığın denetimle serbestlik tedbirine tabi tutulması: Sanık hakkında kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, mahkemece bir yıldan fazla olmamak üzere belirlenen bir süre ile sanığın denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilebilir. Sanığın denetim süresine tabi kılınmasından farklı olarak, sanığın denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması hususu mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
C.      Erteleme ve hapis cezasına çevirme durumu yoktur : Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231/7 gereğince, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkum olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli hapis cezası olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.


Açıklanması geri bırakılan hüküm şu hallerde açıklanır:
1.       Sanığın denetim süresi içinde yeni suç işlemesi
2.       Sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymaması
3.       Mahkemece yeni bir hüküm kurulması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı kanun yolu:
CMK madde 231/12 gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabilir. Verilen cezanın kesin olması halinde de yine itiraz kanun yolu açıktır.

Davanın ortadan kalkması ve düşmesi :
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231/10 gereğince sanığın, kasten yeni bir suç işlememesi ve denetim süresi içinde öngörülen yükümlülüklerine uygun davranması halinde, mahkeme, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verecektir. Bu karar da temyize tabidir.

KAYNAKÇA: 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, www.mevzuat.gov.tr, 17 Aralık 2004
                        Yargıtay Ceza Genel Kurulu -2008/25 karar, Yargıtay 15. Ceza Dairesi-2012/45113 karar
                       

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HUKUKUN TEMEL İLKELERİ

                Hukukun Temel İlkeleri        1)   Hukuk Devleti İlkesi: Sınırları içerisinde kişilerin hak ve özgürlüklerini koruyan, vatandaşlarının huzurunu tesis eden, faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, keyfiliğin değil gerçekten konulan kanunlara uyan ve uyulmasını sağlayan devlettir. Hukuk devletinde konulan kurallara uymak sadece vatandaşa değil devlete de zorunludur. Aksi halde ortaya ‘’Polis Devleti’’ denen tabir çıkar.          2)    Kuvvetler Ayrılığı İlkesi: Yasama, yürütme ve yargı erkinin tek bir elde tutulmayıp ayrı teşkil edilmesi, bir kuvvetlerin kendi yetkilerini aşıp diğer diğer kuvvetin alanına müdahale etmemesidir.         3)  Doğal (Tabii) Hakim İlkesi: Herkes fiil ve eylemlerinde, görev ve yetki yönünden o tarihte tabi olduğu hakim ve mahkeme huzurunda yargılanma hakkına sahiptir.    ...

BİNALARDA OTOPARK KULLANIM ESASLARI

         Kat Malikleri Kanununa göre, ortak yerlerin kullanımı, onarımı, tadilatı, tesis ve inşaat yapılması, Kat Malikleri Kurulunda görüşülerek oy birliği ile karara bağlanmak zorundadır. Yine Kat Mülkiyeti Kanununa göre apartmana ait olan otopark, apartmanın ortak kullanım alanı olup tüm kat malikleri ve kiracılar bu ortak kullanım alanından yararlanma hakkına sahiptirler. Bu hak, kat maliklerince kiracılara kısıtlanamaz. Ancak araç sayısı daire sayısından fazla olan apartmanlarda, kat malikleri kurulu kararı ile kat malikleri veya kiracının birden fazla aracını otoparka park etmesi engellenebilir. Burada kat malikleri kurulu, sorunları hakkaniyete uygun olarak çözmelidirler. Eğer kat malikleri kurulunca verilen karar beğenilmezse ya da hakkaniyete uygun görülmezse, her bir kat maliki veya kiracı dava yoluyla hakimin müdahalesini isteyebilir.         Kat Malikleri Kanununa göre; kat malikleri, ana gayrimenkulün bütün o...

LİYAKATİN YERİNİ 'RİYA'KAT ALIRSA

       Öncelikle TDK'da ''riyakat'' kelimesinin bir karşılığının bulunmadığını belirtmek isterim. Her ne kadar bu kelimenin sözlükte karşılığı olmasa da maalesef geçmişte ve günümüzde bu kelimeye uygun, bu kelimeyi karşılayacak uygulamalar ve bu uygulamaları gerçekleştiren kişiler bulunmaktadır. Bu yüzden riyakat kelimesinin anlamını açıklamaya bile gerek yoktur.  Yaşanan tecrübelere ve uygulamalara göre şekillenip bir anlam yüklenebilmektedir. Liyakat sözcüğü yakışma, layık olma, yeterlilik, uygunluk anlamına gelmektedir. Tabi ki insanlar, üzerine aldıkları görevleri bir şekilde yerine getirebilir ama liyakat açısından bakıldığında, en azından bazı görevler, o işi yapabilecek yeterliliğe sahip olunmasını zorunlu kılmaktadır. Nasıl ki doktor birisi pilotluk yapamayacağı gibi pilot da doktorluk yapamaz. Aslında bu basit örnekle bile liyakatin gerekliliği az da olsa anlaşılabilir. Dünyada tüm insanlar tarafından kabul edilen ama pek çok zaman uygulamaya konulama...