Ana içeriğe atla

HUKUK VE HAYATA DAİR BAŞLANGIÇ


       İnsan varoluşundan itibaren ancak topluluk halinde yaşar. Tek başlarına yaşamalarına imkan yoktur.  İşte insanların bu topluluk halinde yaşamaları da Hukuk ilmini oluşturan bir başlangıç, dolayısıyla zorunluluktur. Hukuk, insanların birbirleriyle ilişkilerinde riayet etmeleri gereken kurallar bütünüdür. Hukukun çevresi insan topluluğudur. Hukuk ilminin incelenmesine de insan topluluğunun incelenmesiyle başlamak gerekir.
       İnsan ırkının ancak topluluk halinde yaşayacağını, tek başına yaşayamayacağını ilk belirten filozofun Aristo (M.Ö. 384-322)  olduğu söylenir. Aristo ya göre, insan bir Zoon Politikon’dur. Zoon Politikon, siyasi hayvan olarak nitelendirilr. Buradaki politikon kelimesi polis yani şehir kent anlamındadır. Bu da yine insanlar arasındaki birliği, beraberliği ve dayanışmayı ifade eder. İnsanların bu şekilde birlikte yaşamaları da ancak belli bir kurallar bütünü ile sağlanabilir. Eğer belirli kurallar olmazsa yada olan kurallara uyulmazsa toplunda kaos meydana gelir ve o toplum yaşanamaz hale gelir.
       İnsan topluluğu sosyal dayanışmalarla biraraya geldiğine  göre, sosyal hayatın devamı için bu dayanışmaları korumak ve kuvvetlendirmek gerekir. Bu da davranış kurallarına uymak ile mümkündür. Toplumda bu kurallar belirlenirken hem hürriyet muhafaza edilmeli, hem de başkalarının hürriyeti temin edilmelidir. Sınırsız hürriyetler, hürriyetsizlik doğurur. Sosyal hayat, bir sosyal ilişkiler sistemi olduğuna göre, bu hayatın devamı için bu ilişkilerin kurallara bürünmesi zaruridir. İşte oluşturulan bu kurallar, herkesin uyması gereken hukuk kurallarıdır. Hukuk kuralları, kendi kendine oluşmayıp, ahlak kuralları, görgü kuralları, örf ve adet kurallarıyla birlikte bir örün halinde meydana gelmiştir. Yani olması gerekeni ifade eder. Olması gerekeni ifade etmek gerekirse bu sadece belli kişilere  göre belirlenmeyip toplum ihtiyacına göre belirlenir ve uygulanır. Yani hukuk kişinin değil toplumun hukuku olmak zorundadır. Bu da toplumda adaleti tesis etmekle sağlanır.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOSTOYEVSKI'NİN KÖPEK DENEYİ

       Dostoyevski bir toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiirden dolayı Çar tarafından hapse mahkum edilir. Hapis cezasını tamamladıktan sonra anılarını kaleme aldığı ''Ölüler Evinden Anılar'' adlı kitabını yazar. Kitapta, hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Dostoyevski, ''kara halk'' olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra insanları daha iyi anlamaya ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar.        Yazar, hapishanedeki bir köpeğin, yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek, mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Dostoyevski, bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. Köpek, ona şaşkın şaşkın bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. O günden sonra köpek, Dostoyevski'yi ne zaman görse ondan hep uzaklaşır.        Bu olay bize, her zaman kötülük

Cicero Cemiyet Teorisi

       MÖ 106 yılında doğan Marcus Tullius Cicero, Romalı devlet adamı, bilgin, hatip, hukukçu ve yazardır. Bilgi kuramı açısından, kesinliğe bağlanmak yerine olasılıkların yolunu izlemeyi tercih eden Cicero, buna karşın ahlak alanında deneye dayalı bir tavır sergileyip, Sokrates'e yönelmiş ve felsefenin gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Cicero teorisi cemiyet yapısını inceleyen bir teoridir ve anlaşıldığı kadarıyla yaklaşık 2000 yıl boyunca da değişiklik olmamıştır.        Cicero Cemiyet Teorisi 1) Fakir, çalışır. 2) Zengin, sömürür. 3) Asker, her ikisini de korur. 4) Mükellef, üçü için öder. 5) Serseri, dördünün adına istirahat eder. 6) Ayyaş, beşi için içer. 7) Bankacı, ilk altıyı dolandırır. 8) Avukat, ilk yediyi kandırarak savunur. 9) Hekim, sekizini de öldürür. 10) Mezarcı, dokuzunu da gömer. 11) Politikacı, 10'lar sayesinde yaşar... Google

LİYAKATİN YERİNİ 'RİYA'KAT ALIRSA

       Öncelikle TDK'da ''riyakat'' kelimesinin bir karşılığının bulunmadığını belirtmek isterim. Her ne kadar bu kelimenin sözlükte karşılığı olmasa da maalesef geçmişte ve günümüzde bu kelimeye uygun, bu kelimeyi karşılayacak uygulamalar ve bu uygulamaları gerçekleştiren kişiler bulunmaktadır. Bu yüzden riyakat kelimesinin anlamını açıklamaya bile gerek yoktur.  Yaşanan tecrübelere ve uygulamalara göre şekillenip bir anlam yüklenebilmektedir. Liyakat sözcüğü yakışma, layık olma, yeterlilik, uygunluk anlamına gelmektedir. Tabi ki insanlar, üzerine aldıkları görevleri bir şekilde yerine getirebilir ama liyakat açısından bakıldığında, en azından bazı görevler, o işi yapabilecek yeterliliğe sahip olunmasını zorunlu kılmaktadır. Nasıl ki doktor birisi pilotluk yapamayacağı gibi pilot da doktorluk yapamaz. Aslında bu basit örnekle bile liyakatin gerekliliği az da olsa anlaşılabilir. Dünyada tüm insanlar tarafından kabul edilen ama pek çok zaman uygulamaya konulamayan