Ceza hukukunun en önemli ilkelerinden biri suç ve
cezanın şahsiliği ilkesidir. Bu kural gereğince, kişi ancak kendisinin
işlediği fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilir. Bir başkasının işlediği suçtan
dolayı kimseye cezai müeyyide uygulanmaz.
Ceza sorumluluğunun şahsiliği
ilkesi, failin kendi fiilinden sorumlu olmasının sonucu olarak bir güvence
sağlar. Diğer taraftan “kusursuz ceza olmaz” ilkesi, yani failin
işlediği fiilin kendi kusurlu hareketinden kaynaklanması, kişinin özgür
iradesiyle meydana getirdiği durumun hukuk düzenince sonuç bağlanmasını
sağlayarak bu kişisel güvenceyi sağlamlaştırır.
Cezalandırmanın temel
prensiplerinden olan bu ilke, insanlığın gelişiminin doğal bir sonucudur. Çünkü
aksi halde meydana gelecek durum akla ve vicdana uygun değildir.
Anayasanın “Suç ve cezalara
ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “Ceza
sorumluluğu şahsidir” düzenlemesi, Türk Ceza Hukukunda cezaların şahsiliği
ilkesinin kabul edildiğini göstermektedir. Ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı ikinci kısmında yer alan 20.
maddede “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu
tutulamaz.” şeklindeki hükümle de yine aynı durum tekrarlanmaktadır. Bu ilke
uluslar arası sözleşmelerde de kabul edilmektedir.
Aile bireylerinden birinin
işlediği suçtan dolayı, diğer bireylerden herhangi birisi dahi
cezalandırılamaz. Bu konunun maalesef yapılan güvenlik soruşturmalarında tam
olarak yerine getirilmediğini görmekteyiz. Demokratik ve çağdaş hukuk devleti
olarak bu durumun tam olarak yerine getirilmesi gerekmektedir.
Eğer bu ilke uygulanamazsa hukuk
devletinin en önemli kurallarından birisi olan bu ilke ihlal
edilip ‘’kolektif ceza’’ olarak tanımlanan bir ceza türü meydana
gelir. Kolektif kelimesi birden fazla kişiyi veya nesneyi barındıran
anlamına gelir. Kolektif cezalandırma ise en basit anlamı ile birden fazla
kişiyi cezalandırmaktır. Örneğin suçlu bireyin yakınlarına da ceza
vermek gibi. Bu ceza türü çok eski dönemlerde uygulanmıştır. Eski Roma Devletinde de bunun örneklerine
rastlanmıştır. Neredeyse taş devrinde uygulanan bu ceza türü evrensel
hukuk sistemine de, vicdana da, normatif hukuk kurallarına da aykırılık teşkil
eder. Bu nedenle suçun şahsiliği sistemi adli, idari ve hatta insanlar arası
ilişkilerde dahi tamamen uygulanabilmelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder