Maddi hukuka, yani yürürlükte olan hukuka göre soruşturma ve kovuşturmalar doğruya, gerçeğe, hakikate ve adalete ulaşmak için yapılır. Yine amaç, suçu cezasız bırakmamak, şüpheli olayı veya durumu aydınlatmaktır. Tüm bunları yaparken olması gereken, masumiyet karinesini, lekenlenmeme hakkını gözetmek, haksız yere yargılanma ve suçlanmaları önlemek hukuk devletinin en temel vazifelerinden birisidir. Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet Savcısı, CMK 160. maddesine göre kamu davasını açmaya ya da kamu davasını açmaya yer olmadığına dair doğru karar verebilmek için hemen işin gereğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı yine maddi gerçeğin araştırılması için şüphelinin ''sadece aleyhine değil lehine olan delilleri'' de muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla görevlidir. Bu şekilde şüphelinin lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesi korunmuş olunur. Yani şüpheliye ait somut deliller toplanıp yeterli şüpheye ulaşılmadan ''suçlu'' muamelesi yapılamaz. Hele ki TCK 271. maddede belirilen ''suç uydurma'' durumlarına karşı da özellikle soruşturmaların daha hassas yürütülmesi gerekmektedir.
Soruşturmaların ve kovuşturmaların kanunda belirtilen zamanlarda bitirilmesi gerekir. Soruşturma ve kovuşturmanın gereksiz yere uzatılması lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesine derinden zarar verebilir. Çoğu zaman sosyal medya ve televizyonlardan izlediğimiz üzere bir kişi hakkında herhangi bir soruşturma yürütülse daha hiç bir sonuç çıkmadan kişi tüm ülke tarafından suçlu ilan edilebiliyor ve lekelenmeme hakkı hiçe sayılabiliyor. Öyle durumlarda şüpheli için geçen her saniye ruhsal hezeyanlar ve maddi manevi kayıplarla geçmekte ve hukuk devleti ilkesi zarar görmektedir. Tam tersini düşündüğümüzde, yani yargılamanın hiç bir bulgu olmamasına rağmen kısa sürdürülüp, peşinen karar verilmesi durumunda da ''karanlıkta ve cezasız kalan suçlar'' ve ''suçsuz kişiye haksız yere suç yükleme'' durumları meydana gelebilir. İşte böyle durumlara karşı yasa koyucu ve yargı organları gerekli tedbirleri alıp, hukukun üstünlüğünü gözeterek, tam bağımsız bir şekilde görevini yerine getirmelidir.
Devlet, bireyi herhangi bir suçla itham ettiğinde, kesinleşmiş bir mahkeme hükmü verilinceye kadar, kişinin maddi ve manevi varlığını her türlü saldırıdan korumakla yükümlüdür. 1215 Magna Carta ile başlayan, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları bildirgesiyle devam eden ve sonrasında yapılan tüm Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerinde de belirtilen bu durum evrensel olup tüm organlar tarafından uygulanmalıdır. Yani ''LekelenmeME'' hakkı sadece yazılı kanunlarda, medyaya verilen haberlerde ve yapılan röportajlarda kalmayıp tüm kişiler, organlar, medya ve dahi evrensel olarak uygulanmalıdır.
Kaynakça: 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu,
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Soruşturmaların ve kovuşturmaların kanunda belirtilen zamanlarda bitirilmesi gerekir. Soruşturma ve kovuşturmanın gereksiz yere uzatılması lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesine derinden zarar verebilir. Çoğu zaman sosyal medya ve televizyonlardan izlediğimiz üzere bir kişi hakkında herhangi bir soruşturma yürütülse daha hiç bir sonuç çıkmadan kişi tüm ülke tarafından suçlu ilan edilebiliyor ve lekelenmeme hakkı hiçe sayılabiliyor. Öyle durumlarda şüpheli için geçen her saniye ruhsal hezeyanlar ve maddi manevi kayıplarla geçmekte ve hukuk devleti ilkesi zarar görmektedir. Tam tersini düşündüğümüzde, yani yargılamanın hiç bir bulgu olmamasına rağmen kısa sürdürülüp, peşinen karar verilmesi durumunda da ''karanlıkta ve cezasız kalan suçlar'' ve ''suçsuz kişiye haksız yere suç yükleme'' durumları meydana gelebilir. İşte böyle durumlara karşı yasa koyucu ve yargı organları gerekli tedbirleri alıp, hukukun üstünlüğünü gözeterek, tam bağımsız bir şekilde görevini yerine getirmelidir.
Devlet, bireyi herhangi bir suçla itham ettiğinde, kesinleşmiş bir mahkeme hükmü verilinceye kadar, kişinin maddi ve manevi varlığını her türlü saldırıdan korumakla yükümlüdür. 1215 Magna Carta ile başlayan, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları bildirgesiyle devam eden ve sonrasında yapılan tüm Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerinde de belirtilen bu durum evrensel olup tüm organlar tarafından uygulanmalıdır. Yani ''LekelenmeME'' hakkı sadece yazılı kanunlarda, medyaya verilen haberlerde ve yapılan röportajlarda kalmayıp tüm kişiler, organlar, medya ve dahi evrensel olarak uygulanmalıdır.
Kaynakça: 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu,
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Yorumlar
Yorum Gönder