Ana içeriğe atla

PARAYA, ALTINA, GÜCE TAPANLARA KISSADAN HİSSE!

       Bir gün Muhiddin-i Arabi Hazretleri sohbeti esnasında kendisini dinleyen insanlara:
       -Sizin taptıklarınız benim ayaklarımın altındadır, dediği için o zamanın alimleri idamına hükmetmişlerdi. Daha sonra da idam edilmişti ve mezarında rahatsız edilmesin diye insanların bilemediği bir yere defnedildi.  Çünkü o zamanın insanları, Muhiddin-i Arabi Hazretleri'nin ''sizin taptıklarınız'' diye kastettiğini -haşa- Allah zannetmişlerdi. Muhiddin-i Arabi Hazretleri'nin vefat etmeden önce söylediği bir başka söz daha vardı. Arapça olarak söylenen o sözün manası da şuydu:
       -Sin Şın'a girdiği zaman Muhiddin'in kabri meydana çıkar. Bu söz o zamanın alimlerince şu şekilde yorumlanmıştır:
       -Sin ile kastedilen Sultan Selim, yani Yavuz'dur. Şın ile kastedilen ise Şam şehridir. Sultan Selim Şam'a girince Muhiddin-i Arabi Hazretleri'nin kabri bulunacaktır.
       Gerçekten de denildiği gibi olmuş ve Muhiddin-i Arabi Hazretleri'nin kabrini Yavuz Sultan Selim bulup yaptırmıştır. Yavuz Sultan Selim Şam'ı fethettiği zaman Muhiddin-i Arabi Hazretleri'nin kabrini araştırdı ve bu araştırma neticesinde kabir bulundu. Yavuz Sultan Selim, oraya Muhiddin-i Arabi Hazretleri'ne layık bir türbe yaptırdı.
       Muhiddin-i Arabi Hazretleri'nin vefatına sebep olan söz üzerinde de durdu ve ''Sizin taptıklarınız benim ayaklarımın altındadır.'' sözünü nerede söylediğini araştırdı. Muhiddin-i Arabi Hazretleri'nin o sözü söylediği yer tespit edilip kazıldığında, oradan bir küp altın çıktı. Muhiddin-i Arabi Hazretleri hem ''siz maddeye, altına tapıyorsunuz'' demek istemiş hem de orada bir küp altın olduğunu haber vermek istemişti.
       Paraya, altına ve güce tapanlar bilmeliler ki tüm bunlar maddedir, geçicidir ve aldatıcıdır. Geçici menfaatler uğruna kendi kendini kandırmak da maalesef ki insanoğluna özgü bir haslettir...




Büyük Dini Hikayeler, Osmanlı Yayınevi

Yorumlar

  1. Altın, para insanların gözlerini kör ediyor malesef :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, sadece altın ve para değil makamlar da insanların gözlerini kör ediyor...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOSTOYEVSKI'NİN KÖPEK DENEYİ

       Dostoyevski bir toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiirden dolayı Çar tarafından hapse mahkum edilir. Hapis cezasını tamamladıktan sonra anılarını kaleme aldığı ''Ölüler Evinden Anılar'' adlı kitabını yazar. Kitapta, hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Dostoyevski, ''kara halk'' olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra insanları daha iyi anlamaya ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar.        Yazar, hapishanedeki bir köpeğin, yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek, mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Dostoyevski, bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. Köpek, ona şaşkın şaşkın bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. O günden sonra köpek, Dostoyevski'yi ne zaman görse ondan hep uzaklaşır.        Bu olay bize, her zaman kötülük

Cicero Cemiyet Teorisi

       MÖ 106 yılında doğan Marcus Tullius Cicero, Romalı devlet adamı, bilgin, hatip, hukukçu ve yazardır. Bilgi kuramı açısından, kesinliğe bağlanmak yerine olasılıkların yolunu izlemeyi tercih eden Cicero, buna karşın ahlak alanında deneye dayalı bir tavır sergileyip, Sokrates'e yönelmiş ve felsefenin gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Cicero teorisi cemiyet yapısını inceleyen bir teoridir ve anlaşıldığı kadarıyla yaklaşık 2000 yıl boyunca da değişiklik olmamıştır.        Cicero Cemiyet Teorisi 1) Fakir, çalışır. 2) Zengin, sömürür. 3) Asker, her ikisini de korur. 4) Mükellef, üçü için öder. 5) Serseri, dördünün adına istirahat eder. 6) Ayyaş, beşi için içer. 7) Bankacı, ilk altıyı dolandırır. 8) Avukat, ilk yediyi kandırarak savunur. 9) Hekim, sekizini de öldürür. 10) Mezarcı, dokuzunu da gömer. 11) Politikacı, 10'lar sayesinde yaşar... Google

LİYAKATİN YERİNİ 'RİYA'KAT ALIRSA

       Öncelikle TDK'da ''riyakat'' kelimesinin bir karşılığının bulunmadığını belirtmek isterim. Her ne kadar bu kelimenin sözlükte karşılığı olmasa da maalesef geçmişte ve günümüzde bu kelimeye uygun, bu kelimeyi karşılayacak uygulamalar ve bu uygulamaları gerçekleştiren kişiler bulunmaktadır. Bu yüzden riyakat kelimesinin anlamını açıklamaya bile gerek yoktur.  Yaşanan tecrübelere ve uygulamalara göre şekillenip bir anlam yüklenebilmektedir. Liyakat sözcüğü yakışma, layık olma, yeterlilik, uygunluk anlamına gelmektedir. Tabi ki insanlar, üzerine aldıkları görevleri bir şekilde yerine getirebilir ama liyakat açısından bakıldığında, en azından bazı görevler, o işi yapabilecek yeterliliğe sahip olunmasını zorunlu kılmaktadır. Nasıl ki doktor birisi pilotluk yapamayacağı gibi pilot da doktorluk yapamaz. Aslında bu basit örnekle bile liyakatin gerekliliği az da olsa anlaşılabilir. Dünyada tüm insanlar tarafından kabul edilen ama pek çok zaman uygulamaya konulamayan