Ana içeriğe atla

TARİHTEN ADALET ÖRNEKLERİ-2

       Fatih Sultan Mehmed, kendi adını taşıyan caminin inşaatında kullanılacak mermer sütunları kestiren Rum mimar Ipsilanti'ye kızıp elini kestirir. Bunun üzerine Rum mimar, İstanbul kadısı olan Sarı Hızır Çelebi'ye başvurur. Haksızlığa uğradığını söyleyip hakkının alınmasını ister.
       Kadı, padişahı çağırtır. Padişah içeri girdiğinde Rum mimar davacı makamında ayakta durmaktadır. Padişah, tam minderinde oturup bağdaş kurmak isterken Kadı hışımla kükrer:
        ''Beyim, davacı ile hukuk önünde yüzleşeceksin, ayağa kalk!'' der.
       Padişah hemen ayağa kalkar ve kendi savunması istenince hata ettiğini belirtir. Kadı Sarı Hızır Çelebi, kısasa kısas hükmünü verir. Yani bu hükme göre Padişahın da eli kesilecektir. Orada bulunanlar hayret ve dehşet içinde dona kalmışlardır. Padişah ise hiç tereddüt etmeden hükme razı olmuştur. Durum böyle olunca Rum mimar Ipsilanti'nin eli ayağı titremeye başlamış ve aklı başına geldiğinde hemen kendisini Padişahın ayakları önüne atmıştır.
        ''Davamdan vazgeçtim, sizin adaletinizin büyüklüğü karşısında küçüldüm. Böyle bir Padişahın elini kestirip kıyamete kadar lanetlenmeyi göze alamam.''
       Fatih Sultan Mehmed'in eli kesilmekten kurtulur. Yine de tazminat ödemeye mahkum edilir. Kestirdiği elin diyetini şahsi gelirinden karşılar ve Rum mimara bir de ev verir. Mahkeme sona erip herkes dışarı çıktıktan sonra Padişah, kadıya döner:
       ''Bak a Hızır Çelebi, bu padişahtır deyip iltimas eyleseydin, adalete mugayir hüküm verseydin, şu kılıçla başını koparırdım.''
       Kadı Hızır Çelebi minderini kaldırır, minderin altında duran demir topuzu Padişah'a gösterir:
       ''Siz de padişah olduğunuz için gururlanıp bu hükmü tanımasaydınız, Billahi bu topuzla başınızı ezerdim.''
     



       Kaynakça: Evliya Çelebi Seyahatnamesi
     

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HUKUKUN TEMEL İLKELERİ

                Hukukun Temel İlkeleri        1)   Hukuk Devleti İlkesi: Sınırları içerisinde kişilerin hak ve özgürlüklerini koruyan, vatandaşlarının huzurunu tesis eden, faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, keyfiliğin değil gerçekten konulan kanunlara uyan ve uyulmasını sağlayan devlettir. Hukuk devletinde konulan kurallara uymak sadece vatandaşa değil devlete de zorunludur. Aksi halde ortaya ‘’Polis Devleti’’ denen tabir çıkar.          2)    Kuvvetler Ayrılığı İlkesi: Yasama, yürütme ve yargı erkinin tek bir elde tutulmayıp ayrı teşkil edilmesi, bir kuvvetlerin kendi yetkilerini aşıp diğer diğer kuvvetin alanına müdahale etmemesidir.         3)  Doğal (Tabii) Hakim İlkesi: Herkes fiil ve eylemlerinde, görev ve yetki yönünden o tarihte tabi olduğu hakim ve mahkeme huzurunda yargılanma hakkına sahiptir.    ...

BİNALARDA OTOPARK KULLANIM ESASLARI

         Kat Malikleri Kanununa göre, ortak yerlerin kullanımı, onarımı, tadilatı, tesis ve inşaat yapılması, Kat Malikleri Kurulunda görüşülerek oy birliği ile karara bağlanmak zorundadır. Yine Kat Mülkiyeti Kanununa göre apartmana ait olan otopark, apartmanın ortak kullanım alanı olup tüm kat malikleri ve kiracılar bu ortak kullanım alanından yararlanma hakkına sahiptirler. Bu hak, kat maliklerince kiracılara kısıtlanamaz. Ancak araç sayısı daire sayısından fazla olan apartmanlarda, kat malikleri kurulu kararı ile kat malikleri veya kiracının birden fazla aracını otoparka park etmesi engellenebilir. Burada kat malikleri kurulu, sorunları hakkaniyete uygun olarak çözmelidirler. Eğer kat malikleri kurulunca verilen karar beğenilmezse ya da hakkaniyete uygun görülmezse, her bir kat maliki veya kiracı dava yoluyla hakimin müdahalesini isteyebilir.         Kat Malikleri Kanununa göre; kat malikleri, ana gayrimenkulün bütün o...

LİYAKATİN YERİNİ 'RİYA'KAT ALIRSA

       Öncelikle TDK'da ''riyakat'' kelimesinin bir karşılığının bulunmadığını belirtmek isterim. Her ne kadar bu kelimenin sözlükte karşılığı olmasa da maalesef geçmişte ve günümüzde bu kelimeye uygun, bu kelimeyi karşılayacak uygulamalar ve bu uygulamaları gerçekleştiren kişiler bulunmaktadır. Bu yüzden riyakat kelimesinin anlamını açıklamaya bile gerek yoktur.  Yaşanan tecrübelere ve uygulamalara göre şekillenip bir anlam yüklenebilmektedir. Liyakat sözcüğü yakışma, layık olma, yeterlilik, uygunluk anlamına gelmektedir. Tabi ki insanlar, üzerine aldıkları görevleri bir şekilde yerine getirebilir ama liyakat açısından bakıldığında, en azından bazı görevler, o işi yapabilecek yeterliliğe sahip olunmasını zorunlu kılmaktadır. Nasıl ki doktor birisi pilotluk yapamayacağı gibi pilot da doktorluk yapamaz. Aslında bu basit örnekle bile liyakatin gerekliliği az da olsa anlaşılabilir. Dünyada tüm insanlar tarafından kabul edilen ama pek çok zaman uygulamaya konulama...